NUR ALİ BABA Bu bayanın arka tarafında gözüken ağaçlı yer "
Nur Ali babanın türbesi.
Fethiye Köyü güneyinde, Köraha adlı iki tepeciğin arasında
daha önce bir taş yığını ile bir ağaççığın bulunduğu düşek imiş Nur Ali Baba.
1998 yılında Hüseyin Altun ve Gülistan Özdemir’in katkısı ile
bir çevre düzenlemesi ve bir bina yapılmış. Binanın yapımı Züleyha Altun’un
bir düş görmesi üzerine başlamış.
Fethiyeliler Nur Ali Baba ile ilgili fazla bir şey bilmiyorlar.
Yapılan iş, bir düşeğe ek bir bina kazandırmak, kalıcılığı sağlamak.
Genellikle bu düşeğe çocuğu olmayan kadınlar, çocuğu olsun dileği ile geliyorlar.
Burada dilek dileyenlerden Selver Akkoç, Hüsniye Sevim gibi kadınların çocuğu olmuş.
Ehmetcenler’den Ali Çeviker bir gece düşünde yaşlı bir adamı görüyor.
“Bu adam Köraha’da toprak bir su kanalının yanındadır. Su, Yazıhan’a doğru akmaktadır. Yaşlı ve güzel yüzlü babayiğit kişi Nur Ali Düşeği’nin yanında duruyordu.” Bu düşü gören Ali Çeviker devamlı gelip, Nur Ali Baba’ya hizmet ediyor. Ali Çeviker, geleceğe bir Nur Ali Baba portresi daha bırakacağa benziyor.
Fethiyeliler’e bir makâm yaptırtan Nur Ali: Erzincan, Dersim, Sivas ve Tokat yörelerinde komutanlık yapan bir Safevi Emiri’dir. Dersim Yöresi’nde Osmanlı ile çarpışırken ölmüştür. Pir Sultan’ın bir şiirine konu olan Kazova’daki savaşın komutanıdır. Kökü Kayı Boyu’ndan Türkmen diye bilinen Osmanlı ile Türkmenler, özellikle 15. yüzyıldan sonra uzlaşamaz oldular. Türkmen isyanları inançtan çok sosyolojik baskıların sonucu yapılmıştır.
Yoksul konar-göçer ile varsıl-saraylı Osmanlı’nın dirlik düzen adına yaptığı kavgaların sayısı hayli çoktur. Şahkulu olayının ardından Osmanlı tahtında Yavuz vardır. Yavuz’un karşısında ise Safevi lideri Şah İsmail bulunmaktadır. Şah İsmail, Yavuz’un üstlerine geleceğini bilmektedir. Emirlerinden Nur Ali Halife’yi Türkler’i derleyip toparlaması için Amasya, Sivas, Tokat yöresine gönderir. Nur Ali etrafında kadın-erkek 4000 kadar Türkmen toplanır. Yavuz’un Yularkıstı Sinan Paşa’sı ile 1512 yılında Koyulhisar’da savaşılır. Yavuz’un Paşa’sı yenilir. Bunun üzerine Şah İsmail, Nur Ali Halife’yi Erzincan valisi olarak atar.
Bu dönemden sonraki dönem Yavuz dönemidir. Şah İsmail, Yavuz Selim mektuplaşmaları ve peşinden kavgalar başlar.
Çaldıran savaşından sonra Nur Ali Halife Ovacık’ta (Tunceli) 1515 Haziranında öldürülür.
Nur Ali ile ilgili çok değişik kaynaklarda bilgiler bulunmaktadır. Bu bilgilerden Nur Ali Halife’nin Çepniler’den olduğunu öğreniyoruz. Çepniler, Oğuz Eli’ni oluşturan 24 boydan biridir. Bunlar Türkmenistan, Azerbaycan, Irak, Türkiye ve Gagavuz Türkleri’nin atalarıdırlar.
Kıpçak, Kanglı ve Uygurlar ise Kazak, Karakalpak, Kırım, Karaçay-Balkar, Özbek Türkleri’nin atalarıdırlar. Bunların bilinen ilk yurtları Orta Asya’da Aşağı Seyhun dolaylarıdır.
Maveraünnehirli yani Semerkant-Buhara bölgesi halkınca verilen Türkmen adı yadırganmış ancak 13. yy.’dan itibaren Oğuz adı yerine Türkmen adı kullanılır olmuştur.
Fethiye’de, Nur Ali adına yüzyıllarca sonra bir makam yeri düzenlenmesi ona duyulan güvenin eseridir.
Çepni vilâyeti Trabzon sancağına bağlı Kaba Köyü’nde Nur Ali Bey oğlu adına kayıtlı bir tımar vardır.
Kaba Köyü günümüzde Giresun iline bağlıdır. Köyün yeni adı Gürköy’dür. Bu yörede yaşayan Çepni Mehemmet Bey’in ardılları arasında Yar Ali Beğ, Nur Ali Beğ, Piri Beğ adları da geçmektedir.
Kazlı obasında görüldüğü gibi Beğdililer ile iç içe olan Çepniler’den bir grup Fethiye’de Nur Ali adını yaşatmakta ancak Çepni kökenli olduklarını da bilmemektedirler.
Fethiye’deki makâm ona duyulan saygının bir ifadesi olarak oluşmuştur.
Nur Ali’nin adına başka kaynaklarda, başka bilgilerle de karşılaşıyoruz.
Tarihsel süreç içerisinde bir toplumun, bir kümenin içinden aynı adlı, ancak; farklı zamanlarda yaşamış, rolleri farklı insanlar çıkmıştır.
Nur Ali ile ilgili bilgi toplarken tüm Fethiyeliler ağız birliği etmişçesine onun hakkında tek kelime söz etmediler.
Adına bir makam yaptıkları kişi hakkında tek sözcük kullanmamalarını garipsedim ve bir anlam veremedim. Böyle olunca tarihsel süreç içerisinde bölge ile inanç bağı olması olası Nur Ali’yi yazmak zorunda kaldım. Bağ kurabileceğim bir o vardı.
Nur Ali ile ilgili yerel bir şey yazmamanın üzüntüsünü yaşarken imdadına Yukarı Tenci Köyü’nden Hasan Akşahin Dede yetişti. Nur Ali ile ilgili anlattıkları şöyle: “Nur Ali’nin Alaşıklar denilen aile ve Kekeç Abidinler’le akrabalık bağı vardır. Alaşıkların kızı olan Satı Karı kendi kızı ve annem olan Yeter Akşahin’e anlatmış. Bende annemden öyle duydum.”
Nur Ali 19.yüzyılın ortalarında doğmuş olsa gerek. Hasan Badrık’ta oturan sevimli bir yapısı olan, sevecen, iyilik sever, saf ve alabildiğine yoksul biri imiş. Çevresince sevilmesinin ana nedeni de komikliği imiş. Yaratıcılığı ile çevresini sürekli güldürmesini bilen bir insanmış. Bu özelliğinden dolayı Nur Ali’yi varlıklı aileler akşam sohbetlerine çağırır ödül alarak de kümbe, külleme gibi yiyecekler verirlermiş.
Battalgazi’ye odun götürmeye kararlı bir grup Nur Ali’ye yarın bizimle gel sana bir ip, bir eşek vereceğiz. Sende odun topla bizimle gel, yol boyu muhabbet ederiz, derler. Birkaç gün sonra yüklerle yola çıkılır. Pazar’da odunlar satılır. Dönülürken pazarda birisi Nur Ali’ye inşaatım var. Üç gün burada kal bana çalış, sana üç kuruş vereceğim demiş. Eskiden tek başına yolculuk kısa bile olsa pek mümkün değilmiş. Nur Ali arkadaşları ile gitse üç kuruşu kaçıracak gitmese ayrı bir sorun. Hastalanma numarası yapıp arkadaşlarını aldatıp, kuruş kazanmak için kalmış. Söylenceye göre eşi Fatma Ana üç gün içinde Küraha geldiğinin köy yamacını kendine mekan etmiş, özlemle Nur Ali’sini beklemiş. Her gelene sormuş.
Battalgazi’ye gidenlere Nur Ali’ye söyleyin Fatma yolunu gözlüyor deyin demiş. Neticede Nur Ali Pazarda eşi Fatma’nın acı ile kendisini beklediğini öğrenip köye dönüyor. Köyde çok sevilen bu iki insanın buluştuğu yere o günden bugüne insanlar birer taş koyuyorlar. Nur Ali ile Fatma’nın sevgisinin bir düşeği oluyor burası…!Bugün de çocuksuz ailelerin umut düşeği olarak yaşıyorlar.
Nur Ali ile ilgili bilgileri kısaca özetledik sanırken karşımıza bir Nur Ali daha çıktı. Bu Nur Ali konusu daha ilginç. 1770’li yıllarda Kazakların yaşadığı bölgede “Kazakların küçük Cüz Hanı’nın adı da Nur Ali’dir.” Nur Ali ziyaret yerini diğer Nur Ali’ye göre yorumlamıştık. Türkmen-Alevi grupların çıkış yerindeki bu Nur Ali’den dolayı da bu isim Fethiye’ye taşınmış olabilir.
Ali AKSÜT