Şarey Ana
- yusufaslan
- Sep 25, 2015
- 4 min read

Şarey Ana.
October 18, 2014
"KAHRAMAN TÜRK KADINLARIMIZ"
[ Şarey Ana ]
Malatya / Fethiye köyü, Tenci mezrasında yetişmiş kahraman türk kadınlarımızdan birisi olan;
[ Şarey Ana ]
Malatya / Fethiye köyü mezrası olup - Yukarı Tenci'de bulunan Kızıldeli Hazretleri evlatlarından Mehmet Aydoğan! Namıdiyar (Mamoğ dede) Ayrıyeten Mamoğ dede'nin bir ayağı topal olduğu için, "Topal Mamoğ" ismiylede hitap edilirmiş;
"Mamoğ dede'nin" gençlik dönemi, tam'da seferberlik dönemine rast gelir.
"Mamoğ dede" seferberlik döneminde 20. yaşlarında olan babayigit, delikanlı, çamdalı gibi genç bir yiğitmiş. Seferberlik döneminde, asker çağına gelmiş ve eli silah tutan her gençi Askere, silah altına almaya başlarlar;
Çünkü, her zaman olduğu gibi, o zaman’da memlekete asker lazımdı;
"Mamoğ dede" her ne kadar topal olsada, O'nu'da, yani Mamoğ dede'yide askere çağırırlar. Ancak "Mamoğ dede" topal olduğu için, Askere gitmeyi istemiyor.
Zamanın Atlı Zaptiyeleri / memleketin gençlerini Silah altına toplamak için köy köy dolaşırlarmış! Malatya'nın köylerinide gezen Atlı Zaptiyeler, Fethiye'ye ve oradan'da yukarı tenciye giderler;
Zaman, harman zamanı olduğu için, ekinler derilip, tarlalarda'da yığın yığın harmanlar oluşmuş!
Asker toplayan, atlı Zaptiyeler yukarı tenciye geldiklerinde, tenci'nin yaşlılarını Köy meydanında biraraya toplayıp, eli silah tutan ve askere gidecek olan bütün gençlerin" derhal askeri sevkiyata katılıp - silah altına alınmalarını, askere gitmeyenlerde tesbit edilerek cezalandırılacaklarını bir bir anlatmalarına rağmen,
"Mamoğ dede"
Zaptiye komutanının talimatlarını hiçe sayarak, onların gidecekleri an'a kadar bi yerlerde saklanmayı daha uygun görmüş ve biraraya toplanmış olan o ahalinin arasından ayrılarak, tarlanın birinde bir yığılı harmanın içine girip saklanmayı daha uygun görerek - gidip bir harmanın içine girer.
"Mamoğ dede'nin" kaçtığını fark eden Zaptiyeler, (hemen) o kaçan kişiyi (yani) Mamoğ dede'yi yakalayıp askere götürmek için, tenci mezrasındaki İnsanları tek tek sorguya çekip o kaçan kişinin kim olduğunu öğrenmek istemişlersede maalesef hiç kimseden sağlıklı bir bilgi edinemezler!
Daha sonra, bütün evleri didik didik aramaya başlarlar!
Nitekim" O Kaçan kişinin kim olduğunu öğrenmiş olmalarına rağmen (maalesef) o kaçan kişiyi (Mamoğ dedeyi) bulamazlar.
Son çare olarak, tenci'nin dışında ki bahçeleri ve harmanları tek tek aramaya başlarlar. "Mamoğ dede'nin" saklandığı harmana geldiklerinde, Zaptiye komutanının emriyle "Kırk atlı Zaptiye" harmanın üzerine atlarını sürerek, o koca yığılı harmanı yerle bir ederler ama,
"Mamoğ dede" gene'de o harmandan dışarıya çıkmaz.
"Mamoğ dede'nin o harmanda olmadığına kaanat getiren Zaptiye komutanının emriyle Askerler harmandan ve tarladan geri çekilerek, tekrar tenciye gelirler!
"Mamoğ dede'nin adını ve evli olduğunuda öğrenen Zaptiye komutanı sinirlenip - hiddetlenerek, "Mamoğ dede'nin hanımı olan "Safiye Aydoğan'ı, yani "Şarey Ana'yı" askere götürmeye karar verir.
(O zamanlar kadınlarda askere alınırmış)
"Şarey Ana'nın" o zaman dört aylıkta bir kız çocuğunun var olduğunu öğrenen komutan "Şarey Ana'ya" emrederek, hazırlanmasını ister.
"Şarey Ana"
Malatya / Engüzek beldesinden, Kızıldeli Hazretleri türbesinin bulunduğu Fethiye köyünün "tenci" mezrasında "Mamoğ dede" ile hayatını birleştirmek suretiyle gelin gelmiş olup - yigit, cesur ve gözü kara, (başka bi deyimle) bir osmanlı kadını sıfatını taşımaktadır;
Silah altına alınma emrini alan "Şarey ana" dört aylık kız çocuğunu evde bırakıp, hiç tereddüt etmeden, korkusuzca ve cesurca götürebilecek eşyalarınıda (çıkın) paket edip dışarıya çıkarak, (emir ve görüşlerinize hazırım komutanım deyip) kendiside askere gidecek gençlerin arasına katılıp, hep birlikte yola koyulurlar.
"Şarey ana" Elazığ'ın / Harput bölgesinde, çakı gibi bir asker olarak, askeri görevine başlar.
Harput askeri kışlada, sadece "Şarey ana" değil, pek çok kadın askerlerinde var olduğu bilinmektedir.
Askeri kışlada, Sabah saat 5:te Nöbetçi çavuşu, nöbetçi onbaşısı ve Koğuş nöbetçisi tarafından "koğuş kalk" denilerek askerler yataklarından kaldırıldıktan sonra el ve yüzlerini yıkarlar, daha sonra, sabah kahvaltılarını yapan askerler, saat 7:de İştima alanında, iştima olurlar.
Takım çavuşundan bölüğünü vukuatsız olarak teslim alan, takım astsubayı, bölüğünün vukuatsız olduğunu (kendiside) denetlemek istediği zamanlar, (bölüğüne) 1.nci bölük, rahat hazırol" sağdan say (deyip) komut verdikten sonra, bölükte 1. 2. 3. diyerek sağdan sayma işlemini tamamlarlar.
Daha sonra da Takım astsubayı, Bölük komutanına bölüğünün tekmilini verir..
Bölüğünü vukuatsız teslim alan Bölük komutanı, Mühümmat deposunda nöbet tutacak askerler bir adım öne çıkıp tekmil versin "dediğinde, bir adım öne çıkan askerler gibi,
"Şarey ana'da" bir adım öne çıkarak, "Safiye Aydoğan, Malatya, emret komutanım" diyerek tekmilini verir - daha sonra, nöbet tutmak için, tek sıra haline geçilip - İstikamet mühümmat deposu, uygun adım ileri marş" diyen çavuşun da talimatıyla, nöbetçi askerler mühümmat deposuna doğru vatan aşkıyla ilerlerler.
Her erkek askerler gibi, kadın askerlerde çeşitli yerlerde "cesurca nöbet" tutarak askerlik görevlerini yerine getirmekten mutluluk duydukları gözle görülür ve taktire şayandır!
Ancak, zaman içinde erkek askerlerden bazıları, bir kadın askere tacizde bulunup, sarkıntılık yaptıklarından dolayı, bu durumuda fark eden "Şarey ana" silahını o tacizci askerlere doğru çekip - ayaklarına da bir kaç el mermi sıkarak, ya insan gibi insan olursunuz, ya da sizleri topluca kurşuna dizerim.
Sizi gidi ahlaksız ve namussuzlar, sizlerin anası, bacısı, yavuklusu hiç'mi yoktur" diyerek "o tacizci askerleri hizaya getirip, insan gibi asker olmalarını sağlar.
Kadın askerleride (başka) bi tacizliğe uğramaktan kurtaran "Şarey ana" askeri kışlanın içinde bile "kahraman kadınlığını / asker"liğini göstermiştir.
Tam dört ay askerlik yapan "Şarey ana" terhis olup "Tenci'ye / evine geldiğinde, geride bıraktığı dört aylık kız çocuğunun öldüğünü duyar /öğrenir!
Ancak, Bu ülkeye bir benim çocuğum değil, daha başka pek çok canlar canını feda ettiler, can verdiler, şehit oldular" deyip suskunluğunu koruyarak, bağrına taş basmıştır.
Sadece ağzından çıkan tek sözcüğüde şu olmuştur?
"Vatan sağ olsun"
Yazan ve hazırlayan: Yusuf Aslan.
Tags
Comments